Herkese merhaba! Bayadır blogla ilgilenemiyordum hem okul sınavlar ödevler hemde biraz keyifsizdim bırakın yazı yazmayı pek kitap bile okuyasım yoktu. Ama tabi ki bayadır yazmadığım için yapılacak yorumlar birikti daha da fazla ertelersem okuduğum kitapları unutmaktan korkuyorum. Öncelikle çok çok ama çok beğendiğim bir kitabın yorumu yapıcam. Bu kitap benim sen sevdiğim kitaplar arasında ilk 5'e girdi, ki kitaplar arasında kolay kolay ayrım yapamam ama son zamanlarda okuduklarım arasında en sevdiğim diyebilirim.Kitap bittiğinde kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Bitmemeli bitemez. Bana 2. kitabı verin diye dolaştım bir süre ortalıkta sonra devam kitabını ingilizce okumaya karar verdim ama daha önce hiç ingilizce kitap okumadığım için pat diye buna başlarsam anlamam diye düşünüm ve mecburen bekliyorum. Pegasuus duy sesimi 2. kitabı çabuk çıkar,lütfen!
Kitabı anlatmaya nerden nasıl başlasam bilmiyorum. Kitap MÜ-KEM-MEL! Ciddi anlamda! Tamam çoğu kitaba böyle diyor olabilirim ama bu kitabın yeri cidden ayrı.
Kitabı elime aldığım andan itibaren sardı ki kitaba ilk başladığımda genelde yavaş olurum ve dikkatimi toparlayamam kitaba alışana kadar bir süre geçer ama bu kitapta öyle olmadı elime aldığım an hiç duraksamadan devam ettim. *Spoi vermemek için can çekişiyorum* Bir kere kitabı okurken kendi kendime o kadar çok teori ürettim ki. Neler neler düşündüm. O mu olucak? Bu böyle olsa söyle olur. Ama şöyle de olmuştu felan diye. Ama hiçbiri çıkmadı. İyi ki de çıkmadı. Ters köşelere bayılıyorum!
Karakterlere gelicek olursak; Mara, 17 yaşında yaşadığı bir olaydan sonra -olayı anlatsam spoiye girer mi? girmez bence daha ilk sayfalarda yazıyordu,herneyse- ailesiyle beraber taşınır. Mara, başına gelen olaydan sonra ne kadar güçlü kalmaya kendimi toparlamaya çalışsa da herşey daha da kötüye gider, daha da karışır ve kendini kocaman bir soru işaretinin içinde bulur onunla beraber bende ne oldugunu öğrenene kadar kafayı yiycektim. Mara, o mıymıntı salak kız karakterlerden değildi bence, sinir bozucu, saç baş yoldurtucu bir karakter değil. Yazar onun ruh halini o kadar iyi anlatmış ki.
Noah'a gelirsek. Noah'a aşık olmamak elde değil sanırım. Adı Noah olan karakterlere karsı ayrı bir sempatim var. Direk seviyorum. Ama adı Noah olmasa da severdim. Bir kere ingiliz aksanına sahip. İNGİLİZ AKSANI. Adı Noah ve ingiliz aksanı var. Benim için diğerlerine göre 2-0 önde başlıyor. Marayla olan diyaloglarını da sırıtarak okudum.
Mara'nın ailesi de cok sempatikti. Abisi, kardeşi hepsi cok tatlıydı.
Yazarın anlatımı mükemmeldi. Hiç sıkmıyordu cok akıcıydı. Bu kitabın türüne karar veremiyorum. İçinde okumak istiyceğiniz her tür var bence. Romantik, paranormal, korku-gerilim, psikolojik. Ne ararsan var.
Kapağını da çok beğendim. Orjinal cıkardIkları için Pegasus'a ayrıca teşekkürler. Ne kadar pahalı olsada bu konuda dikkat ediyorlar. Haklarını yiyemem. Ama biraz daha ucuz olsa fena olmaz hani.
Kitabın yazarı Michelle Hodkin'de benim favori yazarlarım , ne yazsa okurum dediğim yazarlar arasına girdi.
Kitabın çevirmeniyle konuştum çok tatlı biri ve çevirilerin bittiğini söyledi. Sadece basılması kaldı. Umarım biran önce çıkar,çıkmalı. Yoksa o sondan sonra meraktan ölücem.Bu kitabı almayı düşünüyorsanız ertelemeyin biraz önce alın. Almayı düşünmüyorsanız da alın. Pişman olmazsanız. Pişman olursanız gelin yazın ben burdayım. Bugun 2-3 tane daha yazı yazmayı düşünüyordum sınava çalışmayıp. Ama sonra dün çalışmayıp bugun sınavda ne kadar pişman olduğum aklıma gelince bugunu sadece 1 yazıyla kapatmaya karar verdim. Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzeree *-*
-ARKA KAPAK YAZISI-
