13 Eylül 2015 Pazar

Film Yorumu #1 Bir Rüya için Ağıt

Bu filmin yeri bende o kadar ayrıdır ki. Bakın bu benim agladıgım ilk ve tek film olabilir. Tamam tek değil ama diğerlerini saymıyorum cunku ben canım sıkkın oldugunda dram filmleri, hüzünçlü şeyler izleyen bir mazoşistim.

Bu film bize o kadar cok mesaj veriyor ki. 'Bagımlılık ustune ama sadece uyusturucu kullanırsanız bu olur kullanmayın' mesajlı bir film değil. Filmden cıkarılabilecek o kadar cok sey var ki.  Film sadece uyusturucu bağımlılığını degil, genel olarak bağımlılığı anlatmaktadır. televizyon bağımlılığı ve bunun hayatımıza
etkisi.

Sara kocasını kaybettikten sonra televizyon izlemekten başka hicbirsey yapmamaktadır, yanlızlıgını yitirmek için televizyona baglanmıstır, televizyon ona birnevi arkadaş olmuştur aslında. Ve birgün tv showuna cagırılır. Ve kocasının en sevdiği kırmızı elbisesini giyerek 'güzel' görünmek ister. Ama kilo aldıgı ıcın elbise olmamaktadır. Medya ve estetik algı dayatması, televizyonun hayatımızdaki etkisi ve hepimize dayattıgı güzellik anlayısına gore zayıf olan guzeldır. O yüzden zayıf olmalı, o elbiseye girmeli, formuna kavusmalıdır.Bunu kısa surede yapmak ıcın zayıflatıcı haplar kullanmaya başlar.

Sara'nın oglu Harry ise uyusturucu alabilmek ve onları satıp para kazanabilmek için sürekli annesinin televizyonunu satar. Sonunda Harry, sevgilisi Marion ve arkadaşı Tyrone uyuşturucuları satarak iyi para kazanırlar

Filmin sonunda bu dört kişi hayallerını gerçekleştirmek için o unutmak istediği şeylere daha çok saplanıyorlar ve bağımlılıklarının kurbanı oluyorlar.
Sara ve Harry bagımlılıklarının farkında değilken, Harry film sonunda iş işten geçtikten sonra farkına varır ama Sara hala farkında değildir,Marion bagimliligina yenik düşmüştür. Tyrone ise bagimliligindan ziyade para kazanip yükselme pesindedir. Film ise dördünün gerçekleştirmek istedikleri hayalleri göstererek biter. Sara zayıflamış ve istediği programa katılmıştır, Harry Marion'a, Tyrone bağımlı olduğu annesine, Marion da uyuşturucuya kavuşmuştur ama bunun ugruna biri kolunu, biri özgürlüğünü, biri bedenini, biri de aklını kaybetmiştir.

Bu film istediğimiz bazı seyler için katlandığımız dayanılmaz şeyler. para için, işe girmek için, prestij için, aşk için hayallerımıze ulasmak ıcın edindiğimiz bagımlılıkları,saplandıgımız bataklıgı konu alıyor. Bence izlemeniz gereken bir film.

Sonu her aklıma geldiğinde tuylerını diken diken eden bir film, 2-3 sene once arkadaşımla izlemiştik ve ikimizde etkisinden cıkamamıstık. 

Soundtrackına gelınce fılmı ızlemeyenlerın bıle bıldıgını dusundugum muzıgı var ve beni o kadar geriyor o kadar urpertiyor ki.... Müziğine de garip bi şekilde bayılıyorum. Herneyse efenim izleyin,izletin.
Read More

Lola ve Komsu Cocuk - Stephanie Perkins

New York Times Çoksatan:-2012 YALSA En İyi Genç Edebiyatı
-2013 ALA Rainbow Seçkisi
-2012 The Inky Awards Silver Inky Ödülü Adayı
-2011 Goodreads Choice Award En İyi Genç Yetişkin Romanı Adayı

Lola ve Komşu Çocuk, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin zevkle kucak açacağı bir kendini bulma hikâyesi.

Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar.

?"Stephanie Perkins bizim neslimizin Jane Austen'ı. Hikâyeleri kısa sürede unutamayacağınız kadar büyüleyici.
-Tahereh Mafi, Bana Dokunma romanının çoksatan yazarı-

"Büyülü… Âşık olmanın nasıl bir şey olduğunu gerçek anlamda hatırlatıyor." 
- Cassandra Clare, New York Times çoksatan yazarı-

"Zekice diyaloglar, taptaze karakterler ve bir sürü yakıcı temas... Sarah Dessen hayranları, aşk ve gerçekliği incelikle birleştiren Stephanie Perkins'i zevkle okuyacaklar."
-Kirkus Reviews-

"Perkins, insanların farklılıklarını kabullenmenin ancak aşk ile mümkün olduğunu son derece iyi bir şekilde gösteriyor." 
-Booklist-

"Zekice kurgulanmış diyaloglar ve seksi bir romantizm... Lola'nın fazlasıyla mütevazı espri anlayışı ve Perkins'in, onun gelgitli duygularını yazmaktaki becerisi birleşince ortaya elinizden bırakamayacağınız bir kitap çıkıyor." 
--Publishers Weekly-

"Çok modern, çok eğlenceli ve tartışılacak sorularla dolu." 
-Romantic Times Book Reviews-
(Tanıtım Bülteninden)


YORUMUM

Bu kitabın yorumuna nasıl baslıycagımı bilemiyorum. Tamam buldum ilk sunu soylıycem. KARAKTERLERE BAYILDIM! Bu kitabı sürekli yabancı hesaplarda görüyordum ve aşşşırı merak ediyordum. Ve cıktıgını bile bilmediğim bir anda başka kitap almaya gitmişken karşıma çıktı taaa daaaa tabi ki hemen kitaba yapıstım. Kitabın cildi ve kapağıyla aşk yaşıyorum. Dakikalarca kitaba başlamak yerine inceledim. Ve tek bir kusur bile bulamadım. Keşke her yayınevi bu kadar ozenlı olsa. 

Lola cok renkli bir karakter sürekli değişik kostumler giyen, renkli renkli peruklar takan biri. Tam bir cılgın. Çokta yetenekli ayrıca bu yüzden moda dehası da diyebiliriz. Ve kızımızın birde rockcı sevgilisi var, ailesiyle de gayet mutlu. Yani hayatından oldukca memnun. Takii karsılarına Bell ikizleri taşınana kadar. Devamına girmiyorum okuyun ve gorun gerisi spoiye girer çünkü. Tanam şimdi biraz da Crickettan bahsedelim mi bence bahsedelim cunku kendılerını cok sevdim o da Lola gibi klişe olmayan bir karakter hepimiz gibi bende cok sevsem de badboylardan artık gercekten sıkıldım. Cok sı kıl dım. Birşey tutulunca cıvkını cıkarmadan bırakamıyoruz. Cricket ise bunların aksine iyi bi cocuk.  Cok tatlı kendıne kıyafetlerıne ozen gosteren uzun coook uzun boylu biri. 

"'Cricket Bell. Sen tanıdığım en iyi erkeksin.'

'Evet.' homurdanıyor. 'İyi erkek.' "

Normalde şimdiki zamanla yazılmıs kitapları pek sevmem ama bunda benı hıc rahatsız etmedı. Yazarın dili cok akıcıydı uzun bı reading slump donemının ardından 2 gunde bitirdim aslında bır gunde bıtırıcektım ama uykuya yenık dustum...  

Kitapta Anne ve Etienne'ı gorunce de ayrı bı mutlu oldum suan yorumunu gırdım mı hatırlamıyorum ama bilmeyen varsa Lola ve Komsu Cocuk'un ilk kitabı Pariste Aşk. Bu konuya gelmeseydim keşke cunku bu konuda cok sıkayetcıyım basınızı sısırebilirim hazırlıklı olun. Neden yani? NEDEN? Seri olmalarına ragmen o kadar alakasız duruyorlar ki. Bi kere adlara bakın biri Pariste Aşk biri Lola ve Komsu Cocuk. Anna and the French Kiss'i Pariste Aşka cevirirken cok dusundunuz mu acaba hı? Hadı bunu gecıyorum o kapak nedir o kapak ne? Yaram buyuk desmeyın ınsallah yabancı yayınları ilk kitaba da bir el atar. 

Herneyse kitaba donucek olursak sadece karakterler ıcın bıle okuyabılırsınız. Ana karakterlerı gectım yan karakterler bıle kendıne ozgu orjınal karakterlerdı. Bence mutlaka alıp okuyun.


ALINTILAR 

'Mükemmel cok abartılıyor. Mükemmel sıkıcıdır.'

'Bazen hata bir olay değil, bir kişidir.'

'Mükemmel olmadıgını biliyorum. Ama bir insanı başkası için mükemmel yapan o kişinin kusurlarıdır.' 

'Nefret ettiğimiz şeylerden bahsetmek kolay ama bazen bir şeyi niye sevdiğimizi açıklamak zor oluyor.


Read More

KEŞKE SENDEN NEFRET EDEBİLSEYDİM - Lucy Christopher



Ben seni görmeden önce sen beni gördün.Bir kız: Gemma, havalimanında, ailesiyletatile çıkmak üzere. Gözlerinde öyle bir bakış vardı ki…Bir adam: Ty, salaş, bronz tenli, olgun görünümlü, nedense tanıdık, gözleri buz gibi mavi. Sanki beni istiyormuşsun gibi.Kız ailesinden uzaklaşıyor. Bir anlığına. Adam onun kahvesinin parasını ödüyor. Ve içine ilaç atıyor.Hem de çok uzun süredir.Gemma ne olduğunu anlamadan Ty onu alıp götürüyor. Kumlara ve sıcağa. Boşluğa ve kimsesizliğe. Hiçliğe. Ve onu sevmesini bekliyor.Kurbanın, kendisini kaçırana yazdığı bir mektup olan Keşke Senden Nefret Edebilseydim Gemma'nın hayatta kalmaya dair ümitsizlik dolu öyküsü. Gemma'nın bedenini çalan Ty, genç kızın içinde çığlık atan tüm içgüdülere rağmen kalbini de çalmayı başarabilecek mi?



"Yıldırımın tüm gerilimi, gök gürültüsünün tüm dehşeti. Büyüleyici, korkutucu ve güzel bir kitap."
-John Marsden-

"Duygusal açıdan çok saf bir macera. Hapsedilmeye ve ilişkilerin gücüne dair müthiş bir öykü." 
-Publishers Weekly-

"Sarsıcı, yürek burkucu ve bir o kadar güzel." 
-School Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)




YORUMUM


Bu kitabı sevip sevmediğim hakkında hiç bir fikrim yok. Hicbir sey hissetmiyorum. Okunmayacak kadar kotu de değildi ama bayıldımmm muhteşemdi kesin okuyun da diyemiyeceğim. 
Kitap Stockholm Sendromu'nu anlatıyordu. Bu yuzden konusunu okuyunca cok merak edip hemen okumalıyım demiştim. 

Gemma bir gun aılesıyle yolculuk yapıcakken havaalanınde kahve almaya gidiyor. Orada Ty'la karsılasıyor ilk gordugunde bunun yanlıs oldugunu bile bile onunla konusmadan oturup kahve ıcmeden edemiyor. Ahh peki ya sonra? Hiç bir şey anlamadan kendini çölün ortasında buluyor. Gerisi SPOİİİ. Merak ettiyseniz okuyun ve görün. Ama sonu
 gerçekçi bittiği için bu kitaba benim için artı bi puan kazandırıyor. 

Gemma'nın yerıne kendımı koyunca cok zor biliyorum ama kıtap boyunca için Ty için içim sızladı. Cok yanlız bırı ıhtıyacı olan tek sey sevgi. Sevmek ve sevilmek. Bunun için seçtiği yöntem biraz acamasızca(?) olsa da ailesiyle yasadıklarından sonra bunu onaylamasam da anlayabiliyorum. Her ne kadar bencil gibi gozukse de kitabın sonunda aslında bencil olmadıgını kanıtladı. İstediği sevdiği kişinin onu da sevmesi şehir hayatından uzak mutlu bır sekılde yasamalarıydı sadece.

Ama kitapla ilgili birşeylerı tam sevemedim yazarın dili de güzeldi Gemma'nın yazdıgı mektuptan olusuyordu farklıydı ve akıcıydı ama konusunu duyunca beklentiyi biraz fazla yukselttim sanırım. Merak ediyorsanız alın okuyun birşey kaybetmezsiniz.

 Peki ya arka arkaya yorumlamayı sectıgım kıtaplara ne dıyceksınız? Biri havaalanında basınıza ne kadar guzel naif bir aşk gelebileceğini biri de havaalanında boyle bi aşkla karşılasıcagınızı umarken bir anda kendinizi colun ortasında bulabileceğinizi? 
Read More

İlk Bakışta Aşkın İstatiksel Olasılığı - Jennifer E.Smith

Bazen Sadece Dört Dakikayla Uçağınızı Kaçırırsınız ve O Dakikaların Birinde Gerçek Aşk Sizi Bekliyordur.

Hadley, hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Babası Londra'da, Hadley'nin tanımadığı bir kadınla evleniyordu ve düğüne yetişmeye çalışan Hadley uçağını kıl payı kaçırdı. Genç kız, önceleri kadere inanmazdı. Ama havaalanında kısılıp kaldığı o gün Oliver'la tanışması, Hadley için bir dönüm noktası olacaktı. Çekici ve meraklı Oliver, daha ilk anda Hadley'nin başını döndürdü. Üstelik iki genç aynı uçakta yolculuk edecekti. Hadley ve Oliver'ın yirmi dört saat içinde geçen hikâyesi, gerçek aşkın en beklenmedik anda karşınıza çıkabileceğine sizi inandıracak.

"Romantizm ve bilgelik bir arada… Mutlaka okunmalı. Ve Oliver'la tanıştığınız an, bir sonraki uçağınızı kaçırmak için dua edeceksiniz." 
-Sarah Mlynowsk-

"Kalbinizi ısıtacak, ustaca kaleme alınmış göz yaşartıcı bir öykü." 
-Lucy Peden, Bliss-

"Modern bir atmosferde geçen klasik bir aşk hikâyesi. Tesadüfi tanışmalar, uzun bakışmalar ve sonsuz olasılıklar."
-Jenny, Blogger-

"Kalbimi müthiş sızlattı."
-Carla, Blogger-
(Tanıtım Bülteninden)



YORUMUM





Dört dakikanın herşeyi değiştirebileceği kimin aklına gelirdi ki?

O kadar güzel,tatlı ve naif bir aşk hikayesiydi ki. Karakterlere bayıldım, onların duygu geçişleri, geçmişe dair kesitler, neyi neden yaptıklarını cok guzel  acıklıyordu. 
Cok akıcı ve hemen biten bir kitaptı merak unsuru olmasa da  sayfaları hızlı hızlı gecıp hemen herseyı okuyup bitirme ıstegı uyandırdı.

İçimizi ısıtan, cabucak biten, naif ve güzel bir kitaptı. Yazarın kalemını cok sevdım, cok yormuyordu ama guzel mesajlarda veriyordu. Aşkın yanı sıra aile ilişkileriyle ilgili güzel notlarda vardı.  

Aralarındaki eğlenceli diyaloglar, birlikte geçirdikleri zaman muh te şem di! Belki en sevdiğim kitap çifti olamadılar ama onların naiflikleri yeter be.. 

Hadley hayatının en kotu gunu olacagını dusunurken, babasının dugunune gıtmek onun ıcın ıskenceyken 4 dakikayla ucagı kacırıyor ve hayatı degısıyor.

Sadece 4 dakikayla hayatımız nasıl bambaşka bir hal alır, nasıl guzellesır onu anlatıyordu. Sadece 4 DAKİKA. Hepimiz heryere gec kalmıyor muyuz aslında 4 dakika deyip gecmemek gerek. Ucagı 4 dakıkayla kacırmakla Hadleyın başına nasıl güzel seyler geliyor. Ama bunun bizim basımıza gelme olasılıgı? 
Geçirdikleri uçak yolculugu cok keyifliydi 12 saat boyunca bol kahkaha, eğlenceli diyaloglar birbirlerini tanımak, 'sevmek' için yetti bile sonucta bu ilk bakışta aşk. Peki ya yolculuktan sonrası? Sonrasında da beklenmedik olaylar hem keyifli hem üzünçlü dakikalar sizi bekliyor. 

Bence aklınızda varsa bu kitabı bekleymeyip hemen okumalısınız nasıl bittiğini anlamayacağınız çerezlik bir kitap.

Bu yazıda cok fazla 4 dakika dedim... Gorusmek uzereee *-*


ALINTILAR

'Bu hayatta yaşamaya ve ölmeye değecek günler vardır.'

'İyi birşeye sahip olup onu yitirmek mi yoksa ona hiç sahip olmamak mı daha iyi?'

'Sonuçta biri peşinizdeyken kaçmak başka şeydi, tek başınıza koşmak apayrı.'

Read More

Kız Kardeşim İçin- Jodi Picoult







Anna hasta değil, ama ön üç yaşına dek sayısız ameliyat, nakil ve operasyon geçirdi, iğneler vuruldu. Hepsi ablası Kate'in çocukluğundan beri yakasını bırakmayan lösemiyle mücadele edebilmesi için. Kate ile tam doku uyumu olması için labarotuar ortamında genleri özel olarak seçilen özel üretim bir çocuk olan Anna, ablasına ilik verebilmesi için dünyaya getirilmişti - bu rölünü ve hayatını hiç sorgulamadı… bugüne dek. Şimdi ise ergenlik çağındaki çoğu genç gibi Anna da gerçekte kim olduğunu sorgulamaya başlıyor ve sonunda çoğu insan için akla getirmesi bile mümkün olmayan bir karar alıyor; ailesini paramparça edecek ve sevdiği ablası için belki de ölümcül sonuçlar doğurabilecek bir karar. Çok önemli etik tartışmaları körükleyen kışkırtıcı bir roman olan Kız Kardeşim İçin, bir ailenin ne pahasına olursa olsun verdiği hayatta kalma mücadelesini ve ibret alınacak bir ahlak öyküsünü anlatıyor. 

"Picoult'nun son romanı ile uykusuz gecelere hazır olun. Sadece, elinizden bırakamaya

cağınız bir hikaye dersek, bu eserin hakkını yemiş oluruz. Elinizde tuttuğunuz muhteşem, yürekleri dağlayan, tartışmalar ve ikilemlerle dolu, dürüstçe anlatılmış bir kitap."
Booklist
"Picoult son derece karmaşık bir konuyu cesurca ve açıkça ele alıyor ve kitabına insanın içini burkan, inanılmaz şaşırtıcı bir nokta koyuyor."

YORUMUM

Öncelikle herkese merhabalaar. Uzun zamandır buralarda yoktum hem reading slumptaydım hemde sınav senem oldugu için garip bi ruh hali içersindeydim giresim yoktu. Ama I'm back! 

Bu kitabın yorumuna nasıl başlıycagımı bilemiyorum beni uzun zamandır bu kadar etkileyen bir kitap olmamıştı.




Bu kitabı ne kadar merak etsem de begenıcegımı bilsem de spoi yediğim için elim gitmiyordu. Ama sonunda diğer kitapları bırakıp başladım. İyi ki başlamışım. Yazarın dili o kadar akıcı o kadar güzel ki. Kelimeleri kullanısı, farklı karakterlerin agzından anlatması.. Hicbirinde birbirinden izler yoktu bence hepsini o kadar iyi anlatmıs ki onların duygularını gecirmeyı basarmıs en onemlisi de bu zaten. 

Sanırım uzun zamandır bu kadar etkilendiğim bir kitap okumadım. Gonul rahatlıgıyla 5/5 verebileceğim bir kitap. YA/NA kitaplarını seviyorum ve okuyorum ama biryerden sonra hepsi kendini tekrarlamaya baslıyor hepsinin konusu karakterleri benzer geliyor belki de Reading Slumpta olmamın nedeni buydu bilemiyorum. Ama bu kitap bana cok iyi geldi. Her cümlesi her satırı... Bazı kitaplar sadece yazılmıs olmak ıcın onemsenmeden yazılmıs gibi geliyor ama bunun ozenle yazıldıgı cok belli hooff cok beğendim.


Normalde kitapların altını cizmeyi sevmem ama bunda keşke yanımda bir kalem yada postit olsaydı da işaretleseydim dedim. Cok güzel cümleler vardı. Alta bıkac tanesını bırakıcam.
Aldıgı yorumları ovgulerı sonuna kadar hakediyor. Yazarım kesssinlikle diğer kitaplarını da alıp okuyacagım.


Bir ailenin başına gelebilecek en kotu olaylardan biri olan kanseri konu olarak hayatın gerçeklerini, anne olmayı, çocuk olmayı, kardeş olmayı karar verebilmeyi anlatıyor. Karar verirken kaldıgımız ikilemleri. Mantıksal mı? Duygusal mı?

Yazar herkesin agzından o kadar iyi yazmıs o duyguları bize geçirmeyi başarmış ki okurken onları hissediyorsun. 'Ben olsam napardım?' diye düşündüm kitap boyunca. 'Anne olsam, kardeş olsam, avukat olsam?' Hepsinin yerine koydum kendimi. Gerçekten çok zor.

Kitabın sonunu bilmeme rağmen beni etkiledi ve kendimi tutamayıp ağladım. Evet evet ağladım. Ben ağladım. A ğ l a d ı m. Beni bile ağlattıysa sizi kesin ağlatır.

Bence bu kitabı okuyun inanın pişman olmazsınız her kelimesine her cümlesine her satırına değer.


Aynı zamanda bu kitabın filmi de var film kitap kadar güzel ve etkileyici değil ve değişiklikler var ama kitabı okuduktan sonra bir bakın derim :)


Görüşmek üzereee *-*


ALINTILAR 

'Sahip oldugun tek şey bir çekikse,etrafındakı hersey sana civi gibi gorunmeye başlar.'

'Bir cocugun gulumsemesının tıpkı bir dövme gibi, silinemeyen bir sanat oldugunu anlamadan onceki gunlerdi.'

'Son zamanlarda gordugum kabuslarda o kadar cok parcaya ayrılıyorum ki geri kalan kısmımı bir araya getirince beni tekrardan olusturmaya yetmiyor'

'Hani bazı anlarda hayatınız ıkıye ayrılan bir yol gibi önünüze uzanır ve bu zorlu yollardan birini seçseniz bile aslında bir hata yaptığınızdan emin bir şekilde aklınıp hep öbüründe kalır...'

Read More

Social Profiles

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email Pinterest

Popular Posts

Recent Posts

The Eve Trilogy by Anna Carey Jennifer L. Armentrout || Frigid Jennifer L. Armentrout || Wait For You Kiera Cass || Beni Seç Colleen Hoover - Umutsuz Becca Fitzpatrick - Fısıltı Suzanne Collins - Açlık Oyunları Veronica Roth - Uyumsuz Delirium by Lauren Oliver Daughter of Smoke and Bone by Laini Taylor

Unordered List

Text Widget

Consectetuer

Popular

Blogroll

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sayfalar

Takipçiler

Comments

Definition List

Ordered List

Theme Download

Sample Text

Pages

Copyright © Kitap Kavanozu | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com