21 Şubat 2015 Cumartesi

Dizi Yorumu #2 Once Upon a Time




Selamlaar! İkinci dizi yorumumla karşınızdayım. Bu seferki dizi Once upon a time. Bu diziye nasıl başladığımı hatırlamıyorum ama o kadar tatlı, sevimli bir dizi ki. Zaten masalları da çok seven bir insanım. O masal dünyasıyla gerçeği o kadar güzel bağdaştırmışlar. O karakterleri o kadar iyi bağlamışlar ki. Upss ters oldu bunları konuyu anlattıktan sonra yazmam gerekiyordu. Şimdi konuyu olabildiğince spoisiz anlatmaya çalışıcam ama diziye başlayalı baya bir olduğu için neyi sonradan işlediler neleri başlarda işlediler pek hatırlamıyorum. O yüzden konuyu olabildiğince kısa tutucam. 



 Dizi Evil Queen Regina'nın lanetiyle başlıyor. Bu lanetle birlikte herkes geçmişini unutacak ve büyü olmayan biryerde farklı kişiler gibi yaşayacaktır. Burası da tahmin ettiğiniz üzere dünyadır. Laneti tek bir kişi bozabilir o daa Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prens'in kızlarından başkası değildir. Pamuk, kızını onları kurtarabilmesi için sihirli bir ağaca koyup dünyaya gönderir, böylece kızları Emma lanetten etkilenmeyecektir.  Ama bir sorun var Emma daha bebek olduğu için tabiki olan bitenden haberi yok. Birinin Emma'yı haberdar etmesi gerek, bu da onun oğlu Henry'e düşüyor. Emma bakamayacağı için oğlunu bırakmıştır vee ta daa Henry'i Evil Queen evlat edinmiştir. Tabiki bunda Rumpelstiltskin'in parmağı yok, olur mu öyle şey? Bu sayede Henry de o meşhur kasabada büyüyor. Storybrooke...  

Karakterlere gelirsek kadro o kadar zengin, kast o kadar iyi ki. Kimler kimler yok. Pamuk prenses, kötü kraliçe, avcı -ki avcıyı Jamie Dornan oynamıştı ona o zamandan beri aşığım- , kırmızı başlıklı kız, ariel, yedi cüceler, külkedisi, elsa, peter pan, tinker bell,robin hood ve daha bir sürü karakter. Muhteşem değil mi? Bence MUHTEŞEM! 

Benim favori karakterlerime gelicek olursaak; Tabiki Rumpel ve Regina! Allahım Rumpel güldükçe benimde gülesim geliyor o nasıl bir gülüştür. Onu oynayan şuan adını unuttuğum oyuncu çok başarılı. Rumpel'ın tavırları, anlaşmaları ve dizi nerdeyse onun sözü üzerine kurulu 'Magics comes with a price' allahım nasıl seviyorum Rumpel'ı belli değil. Regina (Evil Queen) ise tüm o kötülükleri yapmakta sonuna kadar haklı Pamuk'ın ona yaptıklarını bir bilseniz! Zaten onlardan ailcek nefrer ediyorum. Pamuk dünyadaki adıyla Mary Margaret, Emma, Henry hepsi mi mıymıy olur? Yada benim kötülere karşı bir zaafım mı var? İyi olan kimseyi sevemedim bu dizide. Cünkü bu dizideki tüm iyi karakterler bir noktadan sonra cidden nasıl anlatsam ağğ anlatamıyorum ama anlayın Mesela Belle'i sevmiştim o da gitti kazık attı. Upss duramıyorum spoiler vermemem lazım. Yani hepsi aslında iyi görünüyor ama bir sürü şey yapıyolar. Ama durun 1 saniye ben Elsa, Anna ve Kristoffu baya sevdim. Demek ki iyi karakterleri sevebiliyormuşum. Ama onlar kalıcı değil sorun orda. 

Bu arada itiraf etmem gerekirse dizi 3.sezonda felan baya sıkıyor bence ama yine sorun bende olabilir game of thrones dışında tüm sezonlarını izleyebildiğim bir dizi yok. Bu arada bir sonraki dizi yorumum ona olucak. Allahım bu yazıyı yazarken vlog cekesim geldi nedense. Tamam neyse konumuza dönerseek. Evet 3. Sezonda baya sıkmıştı ve ben izlemeyi bıraktım ama sonra duydum ki Frozen karakterleri geliyor hemen izlemeye devam ettim -bu arada Frozen izlemeyen kaldıysa mutlaka izlesin- ve Frozen karakterlerini o kadar iyi seçmişler ki. Kast gerçekten çok başarılı. Bu diziyi mutlaka izleyin,izletin. Konusu çok orjinal ve çok tatlı. Bu yazı tahmin ettiğimden daha uzun olmuş. Alta fotoğraf ve fragman bırakıyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzeree *-*










Read More

Tersyüz- Amy Harmon


"Tersyüz bize modern yaşamın unutturduğu duyguları hatırlatıyor. Güzellik sadece yüzeysel olabilir ama bu hikâye ta içinize işleyecek ve uzun süre aklınızdan çıkmayacak."
-A Love Affair With Books -

"Zaman zaman sizi neye uğradığınızı şaşırtan bir kitap okursunuz. Bu kitap benim için tam olarak böyleydi. Bugüne kadar okuduğum en güçlü hikâyeydi ve bana inanın, çok çok fazla kitap okuyorum. " - Holly Kelly, Rising kitabının yazarı.-

"Hiçbir Çirkin, Ambrose kadar yakışıklı, hiçbir Güzel de Fern kadar naif olmamıştı! Tersyüz sizi toplum yargılarının ötesine götürerek, yaralı ve genç kalplerin bir attığı bu duygusal hikâyeyle içine çekecek." -Romancekolik-

"Tersyüz, sevginin, arkadaşlığın, kaybetmenin ve hayata dair ikinci bir şansın, duygusal, yürek burkan ama aynı zamanda içinizi ısıtacak, kolay kolay unutamayacağınız öyküsü."
-Tuğçe'nin Kitaplığı-

Ambrose Young okulun en çekici çocuğu ve kasabanın yıldız güreşçisiydi. Uzun boylu ve yapılı bir vücudu, omuzlarına değen saçları ve yakıcı gözleriyle aşk romanlarının kapaklarını süsleyebilecek kadar yakışıklıydı. Fern Taylor bunun farkındaydı ve Ambrose Young'a âşıktı. Belki de bu kadar yakışıklı olduğu için Fern asla onunla birlikte olabileceğini düşünmemişti. Ta ki her şey tersyüz olana ve Ambrose'un eski yakışıklılığından eser kalmayana kadar… Tersyüz, beş genç adamın küçük bir kasabadan kalkıp savaşa gidişinin ve içlerinden sadece birinin geri dönüşünün hikâyesi... Hayatı, benliği, güzelliği kaybetmenin hikayesi... Bir kızın, yıkılmış bir çocuğa ve yaralı bir savaşçının, sıradan bir kıza olan aşkının hikâyesi... Kalp kırıklığının üstesinden gelen bir arkadaşlığın ve bilinen kalıpların dışına çıkan bir kahramanın hikayesi... Tersyüz, hepimizin içinde biraz iyiliğin biraz da kötülüğün olduğunu keşfettiğimiz modern çağın Güzel ve Çirkin'i...
(Tanıtım Bülteninden)


Herkese merhabaa! Bu 2 gün içerisinde 2-3 tame daha yazı yazmayı düşünüyorum, çünkü okul başlayınca buraya pek giremiucem ve suçluluktan gebericem. O yüzden en azından tatilde çok ilgilendim diye kendimi avutabilmek için yazıyorım. Bu arada okuyorsanız yorum atar mısınız? Ya okunuyor mu yoksa kendi kendime mi yazıyorum anlamıyorum da -.- neyse bunları bırakıp kitap yorumuna geçiyorum.



Allahım bu kitap nasıl desem böyle hani kitap karşımda bir insan olsa böyle yanaklarını mıncırmaktan morartırdım sanırım. Ya böyle tatlı, böyle sevimli bir kitap olamaz. Bazı sahneleri böyle sırıtarak okudum. Çok naifti aşkları, yerim len onları :3  

 Ya bu yazıda bir değişiklik yazıp konuyu anlatmadan sadece kitapla ilgili mi konuşsam? Bu seferlik öyle olsun cünkü her kitap yorumunde konu yazma kısmına gelince spoiler vermemek için kendimi parçalıyorum.



  Bu kitabı lütfen okuyun okurken cidden baya bir duygu fırtınası yaşadım bir güldüm bir üzüldüm. Neredeyse ağlıycaktım! Ben! Kitap okurken ağlamak! Kitaplardan ne kadar etkilenirsem etkileneyim şuana kadar hiç bir kitapta ağlamadım. Vurmayıın, odun değilim. Valla bak. Ama cidden bu kitapta o noktaya geldim ama üzüntüden değil. Nedenini sorarsanız bende bilmiyorum. Ama etkileyici bir kitaptı işte. Hayatta boş şeylere üzülmememiz gerektiği, sevdiklerimize yanında olduğumuzu hissettirmemiz gerektiğini, sahip olduklarımız için şükretmemiz gerektiğini, ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım hayattan keyif alarak yaşamamız gerektiğini anlatıyor bu kitap. 

Karakterler zaten o kadar gerçekçiydi, o kadar bizdendi ki. Muhteşem değillerdi kusurları vardı ama gerçekçiydi. Bailey'i nasıl sevdim anlatamam. Hele Fern onun o pozitifliği, olumlu yaklaşımı, o şirin tavırları cidden en sevdiğim karakterler arasına girdi. Normalde kitaplarda kızlarımızda bir mıymıylık vardır böyle nasıl anlatsam. Anlatamadım ama anlayın Fern öyle değildi, hatta onu Ambrose'dan daha çok sevdim sanırım ki bir kitapta kızı erkekten daha çok sevdiğim çok nadir olur. Bir Karou vardır ki o konuya hiç girmeyelim. Karou dışında Fern de ikinci oldu benim için. 

Karakterler, konusu herşey mükemmeldi. Aslında arasam puan kırıcak bişeyler bulabilirim. Ama bu kitap öyle bir kitap ki puan kırmaya kıyamam. Eğer içinizi ısıtıcam bir kitap arıyorsanız alın, okuyun, okutun. Bir sonraki yazıda görüşmek üzeree*-*
Read More

Kitap Alışverişi #3




1)On Küçük Nefes-K.A.Tucker

2)Kızıl Tepe-Jamie Mcguire : Bu kitabı neden aldım? Tabiki yazarı için! 

3)Marslı-Andy Weir: Bu kitabı çokçokçokçokçok merak ediyorum.

4)Meleğin Düşüşü-Susan Ee: Bu kitap instagramda o kadar övüldü ki aşırı merak ediyordum birde üstüne çok zor bulunca aldığımda havalara uçtum. Şuan bu kitabı okuyorum ama kitap tam 1 haftadır elimde sürünüyor ama kitapla ilgisi yok nedense bu ara kitap okuyasım yok.

5)Tatlı Şeytan-Wendy Higgings

6)Sessiz Ev-Orhan Pamuk : Okuldaki sınavda çıkacağı için aldığım bir kitap.

7)Mekanik Melek- Cassandra Clare: Kemikler Şehri'ni çok merak etmeme rağmen filmi izlediğimden dolayı ister istemez bende bir önyargı oluştu ve elim kitaba gitmiyor. Bende onu okuyamıyorsam Mekanik Melek'i okurum!  

Read More

Kördüğüm- Calia Read


Bir ay önce, akıl hastanesine yatırıldım. Dün, Lachlan ziyaretime geldi. Beni öptü ve aklımı kaçırmaya başladığımı söyledi. Saatler sonra Max düşüncelerimi işgal etti; deli olmadığımı ve bana ihtiyacı olduğunu hatırlattı. Birkaç dakika önce geçmişimi aydınlatmaya çalışarak gerçeklikten daha da uzaklaştım… Şimdi, herkes benim aklımı kaçırdığımı düşünüyor ama ben onun gerçek olduğunu ve ne gördüğümü biliyorum… Bana inanıyor musun?

"Seksi, gizemli ve etkileyici bir hikâye… Calia Read'in kelimeleri sizi esir edecek ve aklınızı başınızdan alacak!"
-Claire Contreras, There is No Light in Darkness'in Yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yabancı


Öhm,öhm sayın okuyucularımız bu yoruma hoşgeldiniz. Şimdi yorumlayacağım kitap olağanüstü bir mükemmellikte olup herkesin okuması gereken bir kitaptır o yüzden yoruma bile bakmadan bu kitabı almanızı öneririm. Yada önermem direk söylerim. ALIN! Önerimi de yaptıktan sonra yoruma geçebilirim. 

 Açıkçası bu yorum benim için çok zor olucak hani blogger olarak kitabın kötü yönlerini de yazmalıyız felan. Ama kitap o kadar güzeldi ki ben kötü bir yanı varsa bile hatırlamıyorum.  Öncelikle kitap çok akıcıydı ve hani kitap okuma isteğiniz olmaz, kitaba başlarsınız 1 hafta elinizde sürünür felan tam o durumdayken okudum ve acayip sardı. Yani o durumda bile sardı düşünün. Yani böyle kitap içine çekti sanki dünyadan soyutlanmışım böyle hemencecik bitiverdi. 

Ama sizi baştan uyarıyorum, kitabın başlarında merak edip sonunu okumayın, lütfen. Ben yaptım, siz yapmayın. Hayır kitap sonunu okuyunca da güzel ama heyecanı kaçıyor ne olduğunu bilerek okuyorsunuz. O yüzden dişinizi sıkın ve sonuna bakmayın. Kitabın konusuna gelicek olursak;

Naomi ne olduğunu anlayamadan kendini bir akıl hastanesinde bulur. Çocukluk aşkı Lachlan arada onu ziyarete gelse ve bu sayede günümüzde olanları öğrensekte kitap daha çok Naomi'nin anılarından oluşuyor. Naominin anılarıysa arkadaşı Lana, Max, Lachlan ve ailesinden oluşuyor. Lana, Naomi'nin aksine sessiz, sakin,durgun bir kızdır. Naomi sürekli Lana'nın yanında olup onu neşelendirmeye çalışır. Max ve Lachlan durumu ise biraz karışık. Kızımız hangisine aşık olduğunu bilmiyor. Lachlan, Naomi'nin 
naif cocukluk aşkı. Max ise daha tutkulu ve şehvetli bir şekilde aşık olduğu kişi. Ama ikisinede aşık. Fazla detaya girmeden kitabın konusu böyle.

Yazar kitabı o kadar ustaca kurgulamış ki, başta sıradan bir new adult gibi görünebilir ama buna aldanmayın. Cidden sıradan değil. Yani böyle ağzınızın beş karış açık kalacağına eminim.

Ya cidden bu kitabı çok sevdim. Ve sevince abartırım biraz. Tamam kabul biraz değil epey ama bence sizde okuyunca bu kadar beğeniceksimiz. 

Kitapla ilgili herşeye bayıldım. Kapağı ve arkasındaki yazı da mükemmeldi. Kısaca kitap dört dörtlüktü. Umutsuz, Herşey Bitti Derken gibi kitapları sevenler bu kitaba mutlaka bir şans vermeli. Kitabı alıp okuduktan sonra bana mutlaka yazın burdan yada instagramdan farketmez bu kitap hakkında saatlerce konuşabilirim. Bu kitaba puanımı söylememe gerek var mı? Tabiki 5! Görüşmek üzeree! 
Read More

20 Şubat 2015 Cuma

Yüreğe Söz Geçmiyor-Julia Quinn


Kadere inanır mısınız? Peki ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse... 

Tutkuyu ilişkilerinizde hissederken aşktan korkup her şeyden vazgeçmek zorunda kalırsınız... Bazen imkansızlıklar geçicidir, bazen ise imkansızlıklar hayallerle kesişir... 

Julia Quinn, New York Times'in 'Çok Satanlar' listesine giren romanıyla okuyucularıyla buluşuyor. Quinn'in etkileyici üslubu karşısında duygulanacak, gerçek aşkın varlığına inanmaya başlayacaksınız. Bir yandan da gülümsemenizi sağlayacak bu içli aşk romanının her sayfasında kendinizden bir parça bulacaksınız...









Selaaam. Aslında bu yazıyı önceden yazmıştım ama yarım kalmıştı şimdi başını değiştirmeden tamamlayıp paylaşıyorum ama kitabı okuyalı uzun zaman olduğu için detaylar tam aklımda değil, o yüzden kusura bakmayın. İşte o yazı;

Eveet bugun ki üçüncü yazıyla karşınızdayımm. Aslında uzun zamandır tarihi aşk romanı okumak istiyordum ama ilk defa 2 hafta önce felan okudum sanırım. Ama baya kitap araştırdım ve hepsini almak istiyoruum! tabi diğer kitaplardan sıra gelirse. Yüreğe Söz Geçmiyor okuduğum ilk tarihi aşk romanı olduğu için yeri bende ayrı sonuçta kötü bir kitap olsaydı beni bu türden soğutabilirdi de ama kitap çok güzeldi, yani iyi bi seçim yapmışım. Hani Alkış? 

Çok eğlenceli ve tatlı bir kitaptı bence. Okurken zaman nasıl geçti anlamadım.

Serinin ilk kitabı olan Yüreğe Söz Geçmiyor Bridgertonların en büyük kızı olan Daphne ve Hastings dükü Simon arasındaki aşkı anlatılıyor. Bridgerton ailesinı çok sevdim ben. Anthony ve Collin'in kitaplarını da çok merak ediyorum. Özellikle Collin'in, kitapta en sevdiğim karakter o oldu benim.

Kitap bir flashbackle başlıyor. Yani yeni Hastings Dükü Simon'un doğumuyla. O zamanlardaki
Hastings dükü ve eşi uzun yıllar sonra çocuk sahibi olmuştur. Fakat doğum sırasında Simon'un annesi hayatını kaybetmiştir. 

Simon 4 yaşına geldiğinde hala konuşamıyordur ve bu babasını deli ediyordur. Babası oğlunun bu haline dayanamayıp onu evlatlıktan reddeder. Simon ve dadısı başka biryerlere gider.*neresi olduğunu hatırlamıyorum* Simon zamanla konuşmayı öğrenir. Büyür çok yakışıklı ve başarılı bir genç olur. Yanlış hatırlamıyorsam babası sonradan onla görüşmek ister ama Simon kabul etmez. Ama yanlış hatırlıyorda olabilirim. Pfff bu yazıyı yayınlamasam mı ben? Neyse bunu bitirince karar veririm. Sonracığıma Simon Daphne'nin ağabeyi Anthony'nin çok yakın arkadaşıdır. Simon, Londra'ya dönünce onla görüşür ve sonrasında bir baloda da Daphne'yle tanışır. Amaa onun Anthony'nin kardeşi olduğunu bilmiyordur ve tanışmaları oldukça gariptir.

Bu tanışma sonucunda ikisi bir anlaşma yaparlar. Etrafta herkes onları sevgili sanacaktır. Böylece Hem Daphne'nin talipleri artmış olacak, hem de Simon bekar kız annelerinden kurtulmuş olacaktır. Ve bir süre sonra bu oyunlarını sonlandıracaklardır. Yani en azından öyle düşünüyorlardı ama işler pek beklendiği gibi gitmedi.

Bu kitap cidden çok güzel. Tarihi aşk romanlarını seviyorsanız bu kitabı zaten mutlaka okumuşsunuzdur, ama okumadıysanız okuyun. Eğer benim gibi yeni yeni tarihi aşk romanı okumaya başlıyorsanız mutlaka alın, okuyun size türü sevdirebilecek bir kitap. Bu yazı, uhm nasıl desem. Kötü? Saçma? Yada pek güzel olmadı sanırım bu yazı için denebilecek en düzgün şey ama yinede yayınlamak istiyorum. Biliyorum biraz garip bir yazı oldu, tam anlatamadım, detaylar aklımdan gitmişti ama kitap gerçekten güzel. Alın okuyun. Görüşmek üzeree*-*
Read More

Dizi Yorumu #1 Orphan Black



Selaam! Nasılsınız? Ben süperim Vasip Şahin sağolsun *-* Bu yazıda daha önce yapmadığım bişey yapıcam. Ne olduğunu merak ettiniz mi? Tabiki etmediniz çünkü başlığa yazdım -,-  Eveet başlıktada yazdığı gibi izlediğim dizileri yazmaya karar verdim. İlk olarak Orphan Black'i yorumlamak istiyorum. Aslında bu diziye dün başladım. Ama çook sevdim, mükemmeldi. Kendimi kaptırıp 6. Bölüme kadar izledim. Eğer uykuya yenik düşmeseydim daha da devam ederdim, çünkü çok heyecanlı biryerde kaldı o.O



Dizi uzun zamandır ortalarda gözükmeyen, zor bir hayat geçiren Sarah'ın kızı Kira'yı almak için geri dönmesiyle başlıyor. Ama taa daa daha döndüğü gün metro istasyonunda bir kadının intiharına şahit oluyor. Ama ilginç olan bu değil, intihar eden kadın Sarah'ın tıpatıp aynısı. Onun yerine geçebilmek için çantasını alıp, oradan uzaklaşıyor. Amacı yerine geçtiği kadının -Beth- bankadaki parasını alıp uzaklaşmakken kendini garip olayların içinde bulur.
Dahasını anlatsam spoiler'e girer mi? Bence girmez. Zaten konusunda yazan şeyler bunlar. Spoiler olmasın lütfeeen. Ama yinede uyarıyım ben.
Yerine geçtiği kadın polistir ve bu ona baya bir zorluk çıkarmaktadır. Asıl bomba Sarah ve Beth birer klondur. Onlar gibi daha birsürü kişi vardır. Birkaçı ile tanışır, onları öldürmek isteyen kişiler felan derken olaylar, olaylaar.

 Klonlardan en çok Helena'yı sevdim. Deli tamam ama çok sempatik bir deli.


Başrol oyuncusu Tatiana Maslany ise olağanüstü başarılı. 5-6 karakteri birden canlandırıyor ve ben izlerken aynı kişiyi izliyormuşum gibi hissetmiyorum. Sanki hepsi farklı kişilermiş gibi. Başka dizilerde de oyuncular birden çok karakter oynayabiliyor ama kadın 6 karakteri muhteşem bir şekilde canlandırıyor ve hiçbirinde birbirinden izler yok. Ve ben ağzım bir karış açık kadını izliyorum. Cidden baya yetenekli.
Bu diziyi izleyin. Lütfen izleyin. İzleyin ve izletin. Beğenmeme gibi bir ihtimaliniz yok. En azından ilk bölümü izleyin. Zaten 1. Bölümü izlediğinizde devam etmek istiyeceksiniz. Bölüm sonları o kadar heyecanlı bitiyor ki, nolduğunu öğrenmek için bir tane daha birtane daha derken sezon bitmiş. Zaten ilk sezon sadece 10 bölüm. Sadece 10! Neden en sevdiğim dizilerin bölümleri bu kadar az ki :(( *yazar burda Game of Thrones'a gönderme yapıyor*

Sizde izlediğiniz ve sevdiğiniz yabancı dizileri yoruma bırakırsanız sevinirim *-* bu ara dizilere takmış bulunmaktayım da. Alta fragmanı bırakıyorum. Görüşmek üzeree.
Read More

Mim #6 Kitap Tag

Merhabalaar! Öncelikle uzun zamandır blogda yazamıyordum bunun için çook özür dilerim. Yazabilirsem bugun birkaç tane yazı paylaşmayı düşünüyorum. Öncelikle Atlantisden Gelen Kitap Kurdu beni mimlemiş. Ona öpücüklerimi yolluyorum ve mime başlıyorum.
1- Kitap okumak için evde belli bir yerin var mı?

Evde olduğu sürece heryerde okuyabilirim, ama dışarda, ııh.

2- Ayraç mı yoksa rastgele bir kağıt parçası mı?
Genelde bişey kullanmıyorum.


3- Kitap okumayı belirli bir zamanda mı durdurursun yoksa belirli bir bölümde ya da bölüm başında mı durdurursun? 

Genelde bölüm başında dururum ama çok sıkıldıysam aralarda da durduğum oluyor.

4- Okurken yemek yemek mi bir şeyler içmek mi?

Bişeyler içmek *-*



5- Kitap okurken televizyon seyretmek mi müzik dinlemek mi?
Kesinlikle müzik dinlemek, hem televeziyon seyrederken kitaba konsantre olamam hem de zaten çoğu zaman kulağımdan kulaklık düşmez.

6- Tek seferde bir kitap mı yoksa birden fazla kitap mı?
Tek seferde bir kitap!

7- Okurken evde mi yoksa her yerde mi okumayı tercih edersin?
Aslında bu soruyu unutup ilk soruda da cevabımı yazmıştım. Dışarıda özellikle kalabalık ortamlarda asla kitap okuyamam. Asla. Denedim, olmadı :(

8- Kitabın, kafanın içinde yüksek sesle okunması mı yoksa sessizce okunması mı?
Sessizce okunması.

9- Önündeki sayfaları okur musun yoksa sayfaları atlar mısın?
Atlamam.

10- Ciltli kitap mı karton kitap mı?
Bu soruya cevap olarak beni mimleyen Elif'in cevabını çalıyorum; 
"Tabi ki de ciltli! Ama o ciltlinin de dışındaki kapağı olmayacak. Kitaplığa koyunca güzel duruyor ama okurken sağa sola kayıyor ayar oluyorum."

11- Kitap yazıyor musun?
Çok istiyorum ama bu konuda hiç yetenekli değilim. O yüzden malesef hayır.

Bende One Day Better, Kitap Tutkusu, Buse'nin Kitaplığı, Kitap Keyfim ve Kitap Karavanı'nı mimliyorum *-*
Read More

6 Şubat 2015 Cuma

Mim #5 Kendi Kitabını Yarat

Herkese merhabaa! Nasılsınız? Valla ben sinirli cunku bu yazıyı 2. Yazışım. Bilgisayarımın sarjı bozulduğu için telefondan yazıyorum, uygulama indirdim ama kaydetmediğim için başka uygulamaya geçince puuf tüm yazılar gitti. Ama heves etmişken yazıyım dedim *-* ee tatiliniz nasıl geçti? Kitap okuyabildiniz mi? -cevap yazın, plss- ben pek okuyamadım :( güya 5 tane okuycaktım. 2 tane bitirebildim ama ikiside MUHTEŞEMLERDİ! Bir tanesi Lux serisinin son kitabı Direniş. Bu seriyi okumayan kaldı mı? Okumadıysanız gidin alın ve Daemon Black'le tanışın. Diğer okuduğum kitap Kördüğüm. Bu kitap harika, muhteşem,süper ötesi yani bu kitaba bildiğim tüm iltifatları sıralayabilirim. Aşık oldum, öldüm, bittim bu kitaba. Lachlan *gözünden kalp çıkan emoji* şimdi benim kitaplardaki tüm erkek karakterlere aşık olduğumu sanmayın. Tabiki yok öyle bişey, tamamen iftira. Ama okuyup da aşık olmamak elde mi? Sorarım size. Neyse ne diyordum. Kördüğüm. O kitabı ALIN. Bu yazıyı gördüğünüz an gidin koşun alın okuyun. Bazen abartıyor muyum diyorum ama çok sevdim, napıyım *-* Aldıktan sonra daha ilk sayfalarda kitabın sonunu okumayın, tamam merak etmiş olabilirsiniz ama yapmayın, uyarıyorum. Saçmalamayın tabiki de ben gidip sonunu okumadım. Sonra tüm kitabı nolucağınu bilerek okumadım. Yapar mıyım hiç? Neysee çok uzattım zaten bilgisayarımın sarjı düzelince ikisi içinde yorum giricem. Şimdi yazıyı yazma amacıma gelirsek 'Kendi Kitabını Yarat' mimini yapacağım. Beni mimleyen One Day Better'a coook teşekkür ediyorum. Telefondan yazdıgım için linkini ekleyemedim *-*


1) Bir kitap yazmaya karar verdiniz. Türü ne olurdu?
Kesinlikle Fantastik yada Distopya.

2) Bu kitabı bir serinin başlangıcı mı yoksa bağımsız bir roman şeklinde mi yazardınız?
Eğer yazabilecek kadar yetenekli ve yaratıcı olsaydım kesinlikle seri başlangıcı olarak yazardım. 

3) Kitabınızın baş karakterinin ya da karakterlerinin isimlerini ne/neler koyardınız?
Bu çok zor oldu işte! Bir kere fantastik yada distopya türünde olucağı için Türkçe isim koymazdım. Heralde yarattığım karakterin özelliklerine göre sözlükten bir isim seçerdim.

4) Her yazarın etkinlendiği başka yazar ya da yazarlar mutlaka vardır. Peki sizinkiler hangileri?
Beğendiğim çok fazla yazar var buraya yazmaya kalksam ohoo ama bu soruya cevap olarak beni etiketleyen One Day Better'ın cevabını çalıyorum *-* 
"Necip Fazıl'ın bir sözü;
" Üstad'ın çalışma odasına giren bir yazar odaya göz attıktan sonra:
-Hayrola Üstad, çalışma odanda hiç kitap yok, siz hiç kitap okumaz mısınız? diye soru sorduğunda, Üstad şu cevabı verir:
-Sen hiç süt içen inek gördün mü? " 
Bir gün olur da yazarsam etkilenen değilde, etkilenilen yazar olmak isterdim. "

5) Kitabınızın nerede geçiyor olmasınız isterdiniz? (Hangi ülke, şehir, köy vs). Ya da kitabınız kurgusal bir dünyayı anlatıyorsa orası nasıl bir yer olurdu?
Zaten fantastik olucağı için yeni bir dünya yaratırdım :D

6) Kitabınızı ilk olarak kime imzalayıp verirdiniz?
Bunu geçsek olmuyor mu? İlk olarak kime verirdim cidden bilmiyorum.

7) Gelelim en önemli soruya, kitabınızın ismi ne olurdu?
Bu mimin çok zor olduğunu daha önce söylemiş miydim? Söylemediysem söylüyorum bu mim cidden çok zor. Buna da kitaba göre karar verirdim.

8) Sizce kitabınızı en güzel şekilde anlatan 3 kelime ne olurdu? 
Etkileyici, Şaşırtıcı, Akılda Kalan

Bende Atlantisten Gelen Kitap Kurdu, Nazlı Kitaplık, Burak'ın Kütüphanesi, Nutellalı Yorumlar ve  Busre'nin Kitaplığı'nı etiketliyorum ^^ 
Görüşmek üzeree *-*

Read More

Social Profiles

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email Pinterest

Popular Posts

Recent Posts

The Eve Trilogy by Anna Carey Jennifer L. Armentrout || Frigid Jennifer L. Armentrout || Wait For You Kiera Cass || Beni Seç Colleen Hoover - Umutsuz Becca Fitzpatrick - Fısıltı Suzanne Collins - Açlık Oyunları Veronica Roth - Uyumsuz Delirium by Lauren Oliver Daughter of Smoke and Bone by Laini Taylor

Unordered List

Text Widget

Consectetuer

Popular

Blogroll

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sayfalar

Takipçiler

Comments

Definition List

Ordered List

Theme Download

Sample Text

Pages

Copyright © Kitap Kavanozu | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com