Hepiniz bu kitapta kendinizi bulabilirsiniz. Yani en azından benim yaşımdakiler. Cameron sıradan bir ergen. Yaşadıkları, hayatı. Bu kitapta değişik bir olay yok, hatta olay yok bile denebilir. Biz Cameron'un duygularını, düşüncelerini okuyoruz. Kulaga sıkıcı gelebilir ama inanın sıkıcı değil.
Kitabın başında sevmediğim hatta kızdığım Rube'u bile sonradan sevdim, hikayesini okumak için sabırsızlanıyorum.
Markus Zusak'ın dili cok güzel, diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Kitapta cok güzel cümleler vardı, ama beni en cok etkileyen kısmı usenmeyip yazcam.
"... Bir tuhaflık var.
'Hey.' diyorum yine adama çünkü gürültücü dev kalabalığın oluşturduğu çemberin ortasında dövüşen sadece bir kişi var; bir ergen. Çılgınca yumruklar savuruyor, bloke yapıyor, kollarını boşluğa sallıyor. 'Hey, neden sadece dövüşen bir kişi var?' Yine yanımda duran adama soruyorum bunu.
Bu kez bana bakmıyor. Hayır, bakışlarını çemberin ortasındaki cocuktan ayırmıyor; çocuk o kadar şiddetli dövüşüyor ki kimse ondan başka birşeye bakmıyor.
Adam benimle konuşuyor.
Bir cevap.
'Dünyayla savaşıyor.' diyor. Şimdi çemberin ortasındaki zavallının dövüşe devam edişini, yere düşüp kalkışını, yerinde doğrularak tekrar dövüşe dönüşünü izliyorum. Yere ne kadar sert düşerse düşsün, her seferinde kalkıp yeniden dövüşmeye devam ediyor. Ayağa kalktığında bazıları ona tezahurat yapıyor. Diğerleri artık gülerek alay ediyor.
İçim çok yoğun duygularla doluyor.
İzliyorum.
Gözlerim şişip yanıyor.
'Kazanabilir mi?'
Bunu soruyorum ve artık bende bakışlarını çemberin ortasındaki çocuktan ayıramıyorum.
Bence okuyun bu kitabı, beğenmesiniz bile birşey kaybetmezsiniz. Puntosu büyük ve kısacık bir kitap zaten 2 saatte biter ve nasıl bittiğini anlamıycaksınız emin olun. Görüşmek üzeree ^-^
'Yürümeye devam ettim.
Bunu hiç yapmış mıydınız?
Sadece yürümek.
Sadece yürümek ve nereye gittiğinizi bile bilmemek.
İyi bir his değildi ama kötü de değildi. Kendimi kafeste gibi ve aynı zamanda da özgür hissediyorum; sanki kendimi iyi veya berbat hissetmeme izin vermeyen tek kişi benmişim gibi. Her zamanki trafik etramında akıp gidiyor, hiçbir yere ait olmama duygumu güçlendiriyordu. Hiçbir şey sabit değildi. Her şey hareket ediyor ve bir şeye dönüşüyordu. Tıpkı benim gibi.'
'Yalnızca gözyaşlarıyla yıkananlar kazandım diyebilir!'
'Belki kelimesi beni rahatsız etmeye başlamıştı çünkü hayatımda sabit olan tek şey belkilerin sonsuza dek benimle kalacak olmasıydı.'
'Parmaklar sayfalara dokunuyor.
Beni çeviriyorlar.Devam ediyorum.
Her zaman.
Her şey çok büyük.
Sayfalar ve kelimeler benim dünyam; gözlerinizin önünde ve parmaklarınızın altında uzanıyorlar.'
'
0 yorum:
Yorum Gönder